POLKA DOT, HER ZAMAN!

Büyük benekler, küçükler, siyah beyaz ya da çok renkli. Puantiyeler hiç bitmeyen etkileriyle, retro havasını ve nostaljiyi her daim moda dünyasında hissettiriyor.

Yazan: Zeynep Çalandağ



Bugün bize mutlu ve eğlenceli gelen bu desen Orta çağ Avrupası için bir tabuydu. Ama son hali olan İngilizce adıyla “polka dot” adını alması polka dansına dayanıyor. Neşeli bir havası olan ve yeni bir moda akımına öncülük eden bu dans Amerikaya gelen Avrupalı göçmenlerin bize bir armağanı. Diğer taraftan Batılı olmayan kültürlerde pozitif yansımaları vardı. Afrika kültüründeyse, geleneksel kıyafetlerinde farklı renk ve şekillerde kullanılıyordu. Yani bugün hala kullandığımız bu deseninin tarihi sandığımızdan da eski.


Her 10 yıllık periyotta etkisini yeniden gösteren ve moda dünyasında rüzgarı kendi lehine kullanan bu desen, 1920’lerde Walt Disney’in ikonik karakteri Minnie Mouse ve Frank Sinatra’nın dönüm noktası “Polka Dots and Moonbeams” ile , 30’larda Beyaz Saray’ın first lady’si Eleanor Roosevelet’le, 40’larda Brian Hyland’in dönemi kasıp kavuran şarkısı “Itsy Bitsy Teenie Weenie Yellow Polka Dot Bikini” ile dikkatleri her dönem üzerinde tutmayı başarmış. Ayrıca, feminist akımın ikonik görseli “We can do it”’de, karakterin kafasına bağladığı puantiyeli eşarp da bu desenin duruşunu güçlendiriyor. 50’leri domine etmiş olan Marilyn Monroe, puantiyeli bikinisiyle poz verdiğinde tatlı ve sevimli olmaktan çıkıp seksapelliğe evriliyor. Dönemin ikonlarından Lucille Ball ve Audrey Hepburn’ün zarafetiyle birleşince desen farklı boyutlar kazanıyor. 


Türk sinemasına da kısa zamanda uyarlanan bu moda akımı Yeşilçam’ın “zengin küçük hanımefendi” üniforması oluyor. 60’ların özgürlükçü ruhu da, 70’lerin disko ve punk tarzı da abartılı şekilde bu desenin etki alanında hareket ediyor. 80’lerin parlak renklerin etkisindeki modasında, Madonna ve Prince gibi ikonların kostümlerindeki puantiye yerini gittikçe sağlamlaştırıyor. 90’ların kült filmi “Pretty Women” ‘da puantiyeli elbise giyen Julia Roberts bu sayede fahişelikten hanımefendiliğe geçiyor olarak gösteriliyor. Bu da aslında bu desenin masumiyet algısına bir göndermede bulunuyor. 


2000’lere geldiğimizde de en yüksek satış rakamıyla bir rekora imza atan Japon sanatçı Yayoi Kusama’nın puantiye takıntısının, desenin etki alanını kaybetmemesinde payı büyük. Hala daha kraliyet ailesinin üzerinde gördüğümüz ve zariflikle özdeşleştirdiğimiz bu desen daha çok uzun yıllar moda dünyasının renkli ve eğlenceli kaçış noktası olacağa benziyor.     

             
            
Fotoğraf kaynakları: 

Pinterest


Bize kendinden bahset, tam sana göre bir kombin gönderelim